Bosna Hersek’in kapanmayan yaraları yüreğimizi burktu

Bosna Hersek’te yaşanan soykırım, tecavüz ve katliamları en iyi anlatan filmlerden biri olan Ozan Güven’le Meryem Uzerli’nin baş rolünü paylaştığı “Annemin yarası” filmini kısa bir süre önce izlemiştim. Saraybosna, Mostar ve Travnik’e yaptığımız ziyaretler sırasında, filmin bazı sahnelerinin çekildiği sıvasız evin benzeri yüzlerce ev gördüm, irkildim. 
Son on yılda büyük alış veriş merkezleri, camekanlı binalar, modern evler yapılmış ama çok sayıda sıvasız ve badanasız ev var Bosna Hersek’te. Çünkü insanlar çok fakir. Avrupa Birliği serbest dolaşım hakkı verdikten sonra, gençler Avrupa şehirlerine akın etmeye başlamışlar. Avrupa’da birkaç ay çalışıp, kazandıkları parayla evlerinin bir bölümünü yapıyor ve yine çalışmaya gidiyorlarmış. Şaşırtıcı derecede, sokaklardaki genç insan sayısı azalmış.
Mimar Sinan’ın yaptığı Başçarşı’daki Gazi Hüsrev Bey Camisi’nin önünde cuma vaktini beklerken çok güzel insanlarla karşılaştık. 70’li yaşlarda bir amca. Adı İzzettin. Tek kelime Türkçe bilmiyor… Ben de tek kelime Boşnakça bilmiyorum. Ama o kadar güzel anlaştık ki. Rehberimizin anlattığına göre, ailesi yıllar yıllar önce Türkiye’den buraya göçmüş. 
Bosna ve Hersek’teki binaların duvarlarındaki kurşun ve füze delikleri, on yıl öncesine göre daha az ama çoğu hala duruyor. Bazı kurşun yaraları ise insanlar katliamı unutmasınlar diye özellikle korunmuş. 
Saraybosna’nın değişik yerlerinde, insanların yaşamını yitirdiği bombalı saldırıların yapıldığı yerlerde, kan izlerini temsil eden kırmızı lekeler var. Bunlardan biri de Saraybosna Havalimanı’nın yanındaki tünelin girişinde bulunuyor. Tünel, Bosna savaşında Boşnakların hayata tutunmasını sağlayan ve savaşın seyrini değiştiren unsurlardan biri. 
Tünelin girişindeki kan lekesi
Sırp keskin nişancılar ve tanklar, havalimanının iki yakasındaki tepelere konuşlanıyorlar. Oradan Boşnaklara silah ve gıda yardımı götürenlere ateş açıyorlar. Buna tedbir olarak, havalimanının altına, 800 metre uzunluğunda tünel kazılıyor. Boşnakların yaşamsal ihtiyaçları aylarca bu tünellerden karşılanıyor. Eğer bu tünel olmasaydı, Boşnakların Saraybosna’daki varlıklarını büyük ölçüde kaybedecekleri düşünülüyor. Şimdi bu tünelin girişinde bir müze bulunuyor. Müzenin bölmelerinde, Sırp ve Hırvatların Müslüman Boşnakları yok etmek için yaptıkları katliamlara ilişkin çok çarpıcı belgeseller yayınlanıyor.
Umut Tüneli’nin İlidza tarafındaki girişinde bulunan evin duvarları kurşun delikleriyle dolu hala. Daha önceki gelişimde, evin sahibi olan ve misafirleri karşılayan yaşlı teyzenin bir buçuk yıl kadar önce vefat ettiğini öğrenince çok üzülüyoruz. 
Dedik ya barbar Sırp ve Hırvatların vahşetleri unutulmasın diye, duvarlarda, sokaklarda çeşitli simgeler bulunuyor. Bu simgelerden biri var ki insanı dehşete düşürüyor. Şöyle…
Bizim Türk kahvesi dediğimiz kahve Saraybosna’da çok meşhur. Hatta itiraf etmem gerekirse, daha güzel yapıyorlar. Ve kahvenin adı da Boşnak kahvesi. 
Yaşlı teyze ölmüş
Boşnaklar kahveyi, kulpsuz fincanlarla servis yapıyorlar. Bunun nedeni ise hayli dehşet verici bir hikayeye dayanıyor. 
Çetnikler, fanatik Sırp milliyetçileri. Aşırı derecede Hıristiyan milliyetçisi olan Çetnikler, daha çok köylerde yaşıyorlar. Irkçı Sırpların, toplu katliamlarda öldürdükleri bazı Boşnakları, ellerindeki serçe ve yüzük parmağını keserek gömdükleri görülmüş. Bunun nedeni, Müslüman olan Boşnakların 'baba, oğul, kutsal ruh' inancına dayanan ‘Çetnik işareti’ yaparak ölmelerini istemeleriymiş. 
İşte bu nedenle Boşnaklar, ‘Çetnik işareti’nin yapıldığı baş, işaret ve orta parmak kahve kulbunu tutarken bir araya gelmesin diye, kahvelerini kulpsuz fincandan içiyorlar…
Travnik yolu üzerindeki Ahmiç köyünde, Bosna Hersek’teki savaşın en vahşi yüzlerinden biriyle karşılaştık. Buradaki katliamı Hırvatlar yapmış. Bir sabah vakti köyü basan Hırvatlar, bebeğinden yaşlısına, tam 167 kişiyi katletmişler, evleri ve köyün camisini ateşe vermişler.
Öldürülenlerin en küçüğü 3 aylık bebek, en yaşlıları da 82 yaşında bir dede… Caminin önüne, katliamda yaşamını yitirenlerin anısına bir anıt ve küçük bir müze yapılmış. Ölenlerden 41’inin soyadı Ahmiç… Bir ailenin neredeyse bütün fertleri yok edilmiş.
Dünyanın belki de, hayatta kalmak için en çok bedel ödeyen toplumlarından biri Boşnak Müslümanlar.. Aslında onlar Türk. Yani Sırplar ve Hırvatlar, Türk oldukları için onlara vahşet uyguladılar…

Asıl katliamların yaşandığı yer Srebrenica. Öyle bir katliam ki Müslüman nüfus tamamen yok edilmiş. Srebrenica şu an Sırpların kontrolünde. Dışarıdan şehri ziyarete gelenlerin, özellikle de Türklerin burada çok hoş karşılanmadığı belirtiliyor.  


 

Bosna Hersek’in kapanmayan yaraları yüreğimizi burktu Bosna Hersek’in kapanmayan yaraları yüreğimizi burktu Reviewed by sabanarslan.com on Cumartesi, Temmuz 02, 2016 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Küfür ve hakaret içerin yorumlar yasaktır, yayınlanmaz. Yorumlama Biçimi tercihlerinden "Ananoim'i tercih ederek, herhangi bir hesaba bağlanmadan yorum gönderebilirsiniz.

Blogger tarafından desteklenmektedir.